CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Aşıyla ilgili bir telaşım yok. Sonuçta ben doktor değilim. Doktorlar diyorlar ki ‘bu aşıyı olmak gerekiyor.’ Mademki çok sık liyakatten kelam ediyorum ben, bu işin uzmanı hekimler, hekimler aşı olmamız gerektiğini söylüyorlarsa gidip aşı olacağız. Bütün vatandaşlarımın da aşı olmasını isterim.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Best FM canlı yayınında gündeme ait açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı için tüm siyasi parti önderlerine davet yaptığı hatırlatılarak, ne vakit aşı olacağı sorulan Kılıçdaroğlu, “Dün akşam Sayın Sıhhat Bakanı aradı, aşı olmak için davette bulundu. Alışılmış dedim. Tabipler aşı olmamızı istiyorlar, biz de doğal olarak aşı oluruz. ‘Ben de gerekirse refakat ederim’ dedi. Ben de aşı olacağım.” diye konuştu.
Planlamayı ne vakte yaptığı sorulan Kılıçdaroğlu, “Henüz karar vermedim fakat bugün yarın olacak.” sözünü kullandı.
“Kameralar olacak mı?” denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Bence kameraya çok fazla gerek yok, aslında aşı olacağız.” açıklamasında bulundu.
Toplumda aşıya karşı bir tedirginlik oluştuğu belirtilerek, kuşkusu olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Aşıyla ilgili bir telaşım yok. Sonuçta ben doktor değilim. Doktorlar diyorlar ki ‘bu aşıyı olmak gerekiyor.’ Mademki çok sık liyakatten kelam ediyorum ben, bu işin uzmanı tabipler, tabipler aşı olmamız gerektiğini söylüyorlarsa gidip aşı olacağız. Bütün vatandaşlarımın da aşı olmasını isterim. Zira rastgele bir riske karşı alınacak en iyi tedbir aşı ve hasebiyle da aşı olmak gerekiyor.”
Toplumda başta aşı konusu olmak üzere siyasilere karşı bir güvensizlik oluştuğu belirtilerek, bunun nedeni sorulan Kemal Kılıçdaroğlu, “Güvensizliğin temel nedeni belirli bir bahiste açıklama yapması gereken kişinin kamuoyu önüne çıkması gerekirken, o kişinin değil de siyasetçinin kamuoyunun önüne çıkmış olması.” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Güvensizliğin temelinde bu yatıyor. Aşı olunması gerekiyorsa bu mevzuda Bilim Heyeti sözcüsü olacaktı ve çıkacak açıklama yapacaktı, ‘testi yaptık, şu sonuçlar çıktı, aşı olmakta hiçbir sakınca yok, tam aksine korunmak için aşı gerekiyor’ kaygısı ve beşerler da ona güvenirdi, giderdi aşılarını olurlardı. Kaldı ki aslında 1,5 milyon doz aşımız var. Yani beşerler bugün gidip aşı olmaya kalksalar aslında yetmiyor. Hasebiyle yeni aşıların gelmesi lazım, artı kamuoyu önüne bir aşı takvimi konulması lazım. Beşerler nerede, ne vakit aşı olacaklar, bunun bilinmesi lazım. Siyasetçilerin yeri aşikâr, gidiyorsunuz oluyorsunuz, öncelik veriyorlar tamam ancak daha 65 yaş üstü olanlar var. Kaç kişi, bunlar nerede yaşıyorlar, bunların dokümanları var. Bu dokümanları bulmak kolay, esasen seçim listelerinde bunların detayları, hepsi var, hasebiyle bu çerçevede bu aşıların hızla yapılması lazım.
Vatandaşların tedirginliğe kapılmasına gerek yok, çok küçük dozda yapılacak aslında. Bir sefer yapılıyor, ortadan muhakkak bir mühlet geçtikten sonra ikinci sefer yapılıyor. Münasebetiyle beden Kovid-19’a karşı daha dirençli hale geliyor. Hekimler o denli söylüyor. Madem ki bu işin uzmanı tabipler, tabipler bu çağrıyı yapıyorlarsa bizler bu davete icabet etmeliyiz.”
“Kesinlikle işsizlikle uğraş etmek lazım”
İşsizlikle ilgili kanıları ve CHP’nin işsizlik tekliflerine yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Bir siyasi iktidar düşünün, 18 yılını devirdi, 19 yılına giriyor, Türkiye‘yi yönetiyor. Bir iktidarın ekonomik muvaffakiyetinin temel ölçütü nedir? Siyasi iktidar ne kadar istihdam alanı yaratmış, işsizliği nasıl çözmüş temel ölçütü budur. Şayet istihdam alanı yaratmıyorsa o siyasi iktidar iktisat siyasetleri açısından zayıf bir siyasi iktidardır, başarısızdır.” dedi.
İktidarın 18 yıldır ülkeyi yönetmesine rağmen, 10 milyonu aşkın işsiz bulunduğunu tabir eden Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bunların içinde üniversite öğrencileri var, doktora yapmış öğrenciler var, her meslekten, mimarı, veterineri, mühendisi… 10 milyonu aşkın kişi işsiz durumda. Biz bunlara ne vaat edebiliriz? Bir, bunların yapmaları gereken birinci iş, kendilerini işsiz bırakan siyasi anlayışa ‘dur’ demeleri lazım. Nerede diyecekler? Sandığa gidince oy vermeyecekler. Bu demokrasinin en temel kurallarından birisidir. Bütün işsizlerin, üniversite mezunu olsun olmasın, ortak gayret göstermesi gerekiyor, ‘iş yoksa, oy da yok kardeşim’ diyecek. Bu kadar kolay. Biz ne yapacağız onu söyleyeyim, mutlaka işsizlikle çaba etmek lazım. Devletin toplumsal olması ve güçlü toplumsal siyasetler oluşturması lazım. Bir veteriner, bir mühendis neden işsiz olur?”
“İşsizlik problemine atılacak birinci neşter, kaynakların yatırım için harcanması olmalıdır” diyen Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan toplanan vergilerin faiz olarak ödenmemesi ve yatırımlara aktarılması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Londra’daki bir avuç tefeciye dünyanın faizini ödüyor. Milyarlarca dolar faiz ödüyoruz. Milyarlarca doları faiz olarak öderseniz, vatandaştan topladığınız vergiyi faiz olarak öderseniz siz istihdam yaratabilir misiniz? O ödenen paraların Türkiye’de fabrika olması lazım. Bu bir siyasi tercihtir. Tercihin bugün ortaya çıkardığı bir gerçek var, Londra’daki bir avuç tefeciye dünyanın faizini ödüyoruz. Şayet borçlanma, yatırıma dönüşmüş olsaydı o vakit işsizlik sorunu olmazdı.” diye konuştu.
Birebir nüfusta olunmasına karşı Almanya’nın dışarıdan personel alırken, Türkiye’den okumuş kısmın yurt dışına çalışmak için gittiğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun sorumlusunun ise siyasi iktidar ve ülkeyi yönetenler olduğunu lisana getirdi.
“Hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın”
18 yıldır devleti yönetenlerin ülkeyi bu noktaya getirdiklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Herkesin oturup düşünmesi lazım, gencin de yaşlının da bayanın da erkeğin de. 18 yıldır tek başlarına yönetiyorlar. İstediği kanunu çıkarıyor, istediği valiyi atıyor, istediği kararnameyi çıkarıyor. Pekala ne oldu bu paralar, neden bu işsizlik var, neden bu fakirlik, fukaralık var? Ne diyorlardı, ‘Biz iktidar olduğumuzda garip gurebanın hakkını savunacağız.’ Artık garip gureba perişan oldu. Evvelce karnını bir iki lokma ile doyuruyordu, artık büsbütün aç kaldı. Bu ülkede açlık var, açılığın olduğu ülkede temel sorumlu o ülkeyi yöneten siyasi iktidardır, herkesin bunu görmesi lazım. Herkes görecek ki ona nazaran oturup karar verecek. Önümüzde seçimler gelecek sandığa gideceğiz, ‘Ben yeniden oyumu götüreceğim AK Parti’ye vereceğim.’ AK Parti’ye veriyorsan oyunu işsizlikten şikayet etmeyeceksin. İşsiz kaldığında, ‘kendim ettim, kendim buldum’ diyeceksin.
Ben şimdiden uyarıyorum, bu siyasi anlayış Türkiye’yi felakete götüren anlayıştır. 10 milyon işsiz varsa bu ülkede, o ülkede huzur olmaz. O ülkede rahmet olmaz, ümitsizlik büyür. Şu anda yaşadığımız tablo budur. Lakin hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın, sandık geldiğinde hepimiz tercihimizi yapmalıyız, işten yana, emekten yana, alın terinden yana tercihimizi yapmalıyız.”
Kemal Kılıçdaroğlu, söylediği “siyasi tercih” kelamı hatırlatılarak, “Bir ülkeyi yöneten iktidar neden üretim iktisadına geçmeyi istemesin?” sorusu üzerine, “Bir siyasi iktidar rant üzerine siyaseti oluşturuyorsa ve o rantın, kendisine ve partisine, yandaşına yansımasını sağlıyorsa, o ranttan besleniyorsa, öbür bir siyaset izleyemez aslında. Şayet bir siyasi iktidar rant üzerine değil de üretim üzerine siyasetini oluşturmuşsa, vatandaştan toplanan verginin hangi yatırımlara gideceğini planlamışsa, bir planlama örgütü varsa, o siyasi iktidar ranttan yana değil, üretimden yanadır.” değerlendirmesini yaptı.
Evvelden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) olduğunu ve nerelere, ne kadar yatırım yapılacağının burada planlandığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Niye kapattılar, hangi münasebetle kapattılar?” sorusunu sordu.
Gelişmiş ülkelerin 5-10 yıllık değil, 50-100 yıllık planlar yaptığını aktaran CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Siz kalktınız bu örgütü doruktan tırnağa kapattınız. Kim planlıyor? Damat planlıyordu. Kimden talimat alıyordu damat? Erdoğan’dan alıyordu. ‘Ne gerek var planlamaya’ dediler, kapattılar. Artık ne oldu? Gittiler borç aldılar. Borç alan buyruk alır. Bugün buyruk alıyorlar. Dünyanın faizini ödüyorlar. Elin oğlu eksi faizle borçlanırken, biz niçin yüzde 6’yla borçlanıyoruz? Zira Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine yabancı sermaye güvenmiyor. ‘Yarın ben bu parayı alamayabilirim’ diyor. O yüzden yüksek faizle veriyor. Bunlar da gidip yüksek faizle para alıyorlar. Geldiğimiz nokta, borcun faizini ödemek için borçlanıyorlar. Bu kısır çark içinde Türkiye istihdam yaratabilir mi?”
İktidara geldiklerinde yapacakları sorulan Kılıçdaroğlu, sıkıntıların 3 gün içinde çözülemeyeceğini ve aşikâr bir planlama gerektirdiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin üretim iktisadına geçmesi için öncelikle halka ve dünyaya inanç veren bir iktidar oluşturulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Demokrasisi gelişmiş, hukukun üstünlüğü olan, herkesin can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir devleti inşa etmek zorundasınız.” dedi.
“Bu tablonun değişmesi lazım”
Şeffaflığın ehemmiyetine değinen ve her işin şeffaf bir halde yapılması gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Kendi ülkenize yatırım yapacaksınız. Sağlıklı planlamayı yine yapacaksınız ve her şeyden evvel şeffaf olacaksınız. Bakın bu iktidarın en büyük yanlışı, 1 liralık işi 10 liraya yapmasıdır, 9 lira nereye gidiyor? Şu soruyu her vatandaş kendisine sorsun, bir ülke düşünün, Trump’ı düşünün ABD’de liderdi, Erdoğan’ı tehdit etti, ‘Bak senin mal varlığını araştırırız’ dedi. Ne oldu? Erdoğan ne söyledi? ‘Benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz’ dedi mi? Diyemedi. Senin mal varlığının büyük bir kısmı dışarıda mı? Neden korkuyorsun sen? Bir ülkeyi yöneten kişinin mal varlığı hasebiyle tehdit edilmesi, onun mal varlığının kıymetli bir kısmının hatta büyük çoğunluğunun yurt dışında olduğunu gösterir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten bir siyasi partinin ve onun başkanının, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zatın mal varlığı hasebiyle tehdit edilmesi ne demektir? Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bu türlü bir garabet hiç yaşanmadı. Bu türlü bir tablonun yaşandığı ülkede işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk olur. Her şey olur. Her şey de var esasen. Yaşadığımız tablo budur. Bu tablonun değişmesi lazım. Siyasetin namuslu beşerler tarafından yapılması lazım. Siyasete girecek kişinin cebini doldurmak için çalışmaması lazım. Halkın cebi dolacak, işsizlik olmayacak.”
(Sürecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Barış Gündoğan
Haberler.com
