AK Parti Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Afganistan‘daki geçiş periyodunun sağlıklı formda olması, Afgan halkının acılarını sona erdirecek mutabakatların ortaya çıkması çerçevesinde diplomatik teşebbüsleri sürdürdüklerini bildirdi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Şurası (MYK) Toplantısı devam ederken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Afganistan’daki geçiş periyodunu yakından takip ettiklerini söz eden Çelik, “Çeşitli diplomatik teşebbüslerimiz var. Yakın vakitte Taliban bir hükümet açıklayacağını söyledi. Bu geçiş devrinin sağlıklı formda olması, Afgan halkının acılarını sona erdirecek mutabakatların ortaya çıkması çerçevesinde diplomatik girişimlerimizi sürdürüyoruz. Fiili güç olan Taliban’la da temaslarımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Kapsayıcı bir hükümet modelinin ortaya çıkması, istikrarın sağlanması konusunda yaklaşımlarını ilettiklerini belirten Çelik, bayan hakları, temel hak ve hürriyetler konusunda bütün dertlerin ortadan kalktığı bir tablonun ortaya çıkmasını istediklerini söyledi.
Çelik, geçmişteki zahmetli tabloların, asla kabul edilemeyecek birtakım yaklaşımların ve uygulamaların hiçbir formda kelam konusu olmaması gerektiğini tabir ettiklerini lisana getirdi.
Kabil Havalimanı’nın askeri kısmının 1 Ocak 2013’ten itibaren işletme ve güvenlik sorumluluğunun Türk Silahlı Kuvvetlerinde olduğunu, 23 Ağustos prestijiyle bu vazifenin büsbütün sona erdiğini tabir eden Çelik, daha sonra Taliban tarafından güvenliğin kendileri tarafından sağlanması kuralıyla Türkiye’nin işletip işletmeyeceğiyle ilgili olarak bir teklifte bulunulduğunu belirtti.
Çelik, “Bu, inceleniyor. Afgan halkının yararına olacak ancak öncelikle doğal ki bizim elemanlarımızın, gruplarımızın güvenliğinin tam olarak sağlandığı bir ortam ortaya çıkması durumunda tarihi bağlarımız, dostluk münasebetlerimiz, ülkemizin hak ve menfaatleri bakımından bu kıymetlendirme yapılacaktır. Afganistan’ın ne kadar sıkıntı bir periyottan geçtiği en son DEAŞ’ın Horasan kolu denilen bu tehlikeli örgütün yaptığı hücumda çok sayıda sivilin ve askerin ölmesiyle bunu görmüş olduk. Umuyoruz ki Afganistan bütün bu terör örgütlerinden bir an önce temizlenmiş olur, Afgan halkının da çektiği acılar son bulur.”
Kış ayları gelmeden hemen harekete geçilmesi ve Afgan halkına, bilhassa de en kırılgan kümeler olan çocuklara, bayanlara ve yaşlılara dönük önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Çelik, bu insani krizin devam etmesi halinde mülteci meselesinin katlanarak artacağını ve bu insanların bütün dünyanın önünde mevtle karşı karşıya kalacağını kaydetti.
Çelik, kelamlarını şöyle sürdürdü:
Afganistan’daki insanların bu insani kriz içerisinde göç baskısıyla karşı karşıya kalmayacağı, onların hem insani muhtaçlıklarının karşılanacağı hem öteki gereksinimlerinin karşılanacağı bir tablo milletlerarası toplum tarafından yerine getirilmelidir. Yani kalkınmış ülkeler memleketler arası sorumluluklarını üçüncü ülkelere yüklemeye çok meraklıdır, bunu çok severler. Bu türlü bir yaklaşımın hiçbir biçimde muhatabı Türkiye olmayacaktır. Hiç kimsenin de kendi sorumluluğundan kaçarak diğerine sorumluluk yüklemek üzere bir hal içerisine girmemesi gerekir.”
“Dikkat edilmesi gereken özgürlük prensibini korumak”
Çelik, açıklamasının akabinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Toplumsal medya düzenlemesinde gelinen kademeye ait bir soru üzerine Çelik, toplumsal medyanın palavra haberlerin, manipülasyonların çok kolay yapıldığı bir yer olduğunu, bu nedenle düzenleme gereksiniminin her vakit bulunduğunu belirtti.
Avrupa ülkelerinin ve öbür ülkelerin de kendi egemenlik hakları çerçevesinde bunu yaptığını lisana getiren Çelik, “Burada bir istikrar var doğal ki. Hem özgürlükleri, toplumsal medya da özgürlük alanı hem bu özgürlüğü korumak lakin birebir vakitte da bu palavra habere başka birtakım infial yaratacak teşebbüslere karşı da insan gurur ve haysiyetini, insanların ferdi haklarını zedeleyen yaklaşımlara karşı da bireyi koruyan bir yaklaşım üretmek…” sözlerini kullandı.
Devletlerle yarışan bir güç olarak ortaya çıkan toplumsal medyada bireyin haklarının korunması, bireylerin kendilerini inançta hissedebileceği bir ortamın ortaya çıkmasının çok değerli olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Çünkü örgütlü bir biçimde bireyin onur, haysiyetine saldırıldığı vakit o bireyin oradan 2, 3 tane tweet’le kendini muhafazası mümkün değil. Eldeki düzenekler gereğince süratli değil. Burada dikkat edilmesi gereken şey, buradaki özgürlük prensibini korumak lakin birebir vakitte da bu düzenlemeyi gerçekleştirmek. Bunla ilgili bir, iki toplantı yapıldı arkadaşlarımız tarafından lakin bu toplantılarda sonuca varılmıştır diyemeyiz. Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başkanlığı, dünyadaki bütün örnekleri ve yasal düzenlemeleri inceledi. Mecliste ve partide arkadaşlarımız çalışmanın içindeler. Birincisi, en değerli bahis vatandaşımızı ve demokrasimizi palavra habere ve dezenformasyona karşı korunaklı hale getirmek. Bugün hem bireyler açısından hem demokrasiler açısından palavra haber ve dezenformasyon büyük bir tehdit olarak ortaya çıkıyor. Toplumsal medya da çeşitli stratejilerle çok büyük kitlelere ulaşabiliyor. Hem bireylerin hem kendi vatandaşımızın korunması hem de demokrasimizin korunması açısından neler yapılmış yahut neler yapılabilir, bunu takip ediyoruz.”
Terör örgütlerinin toplumsal medyayı ağır biçimde kullandığını, ruhsal harekat ve dezenformasyon kampanyalarının güçlü halde yapılabildiğini lisana getiren Çelik, buna karşı hukuk devletini, bireyleri korumak için düzenleme muhtaçlığı olduğunu kaydetti.
Değerli olanın internet medyasının gereksinim duyduğunu yasal düzenlemeyi hazırlamak olduğunu belirten Çelik, bireylerin özgürlük alanını korurken bu devasa yapı içinde hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesinin engellenmesinin ehemmiyetine işaret etti.
Çelik, “Bütün bu perspektifler kıymetlendirilerek şimdi tartışma kademesinde bir olgunluğa oluştuğunu söyleyemeyiz şu kademede lakin bu bir gereksinimdir.” dedi.
(Sürecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Merve Yıldızalp
Haberler.com
