kişisel açıklamalarda bulundu. Laboratuvar ortamında KKKA hastalığını anlatan SCÜ ekibi, vakaların en çok Sivas‘ta takip edildiğini, bunun da aşı geliştirme konusunda büyük bir tecrübe olduğunu, bunu esere dönüştürmek istediklerini söyledi.
‘KKKA ILLETINDE SCÜ TECRÜBELİ’Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız, Türkiye’de birinci resmi tanının 2003 yılında koyulduğunu hatırlatarak, “2003 yılından bu yana Türkiye’de yaklaşık olarak bu hastalık 10 bin şahısta görüldü. Bu illete yakalananların yaklaşık 2 bin kimseye yakını Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Pratik ve Araştırma Hastanesi’ne geldi. Yani 2003’ten bu yana hastaların yüzde 20’sini biz tedavi ettik. Son yıllarda bu illette yaygınlaşma görüldü. 2019 yılı içerisinde bize yekunda 203 vaka gelmişti. Bunlardan 122 adedine Kırım Kongo Kanamalı Ateş illeti teşhisi konuldu. Geçen yıl 2019 yılında yekunda 15 vatandaşımız bu illetten ötürü vefat etti. 2020 yılı içinde yekunda 122 hastamız geldi şu ana kadar. Bunlardan da 98 şahsa bu marazın teşhisi konuldu. Bu yıl içerisinde 8 hastamız hayatını kaybetti” dedi. Aşı geliştirme çalışmalarına 2017 yılında başladıklarını, 2019 yılında da bu illetle ilgili çalıştay düzenlediklerini anlatan Rektör Yıldız, ayrıyeten marazın ilerleyişini göz önüne alarak Enfeksiyon Marazları Kliniği’nde yenileme çalışmaları yaparak, hasta odalarını tek kişilik düzenlediklerini söz etti.’AŞIYI PİYASAYA SÜRECEĞİZ’Aşı çalışmaları hakkında da malumat veren Rektör Prof. Dr. Yıldız, belli bir aşamaya gelindiğini söz ederek, “Aşı çalışmasıyla ilgili desteğimizi her vakit verdik. Aşı çalışmasında anlaşılan bir aşamaya gelindi. Bu aşı hayvanlar üzerinde denendi. Bu yıl içerisinde İsveç‘te 20 şahısta denenerek, piyasaya sürülecek. Bu biçimde aşıyı da halletmiş olacağız. Bu aşı çalışması devletimiz için kıymetli bir çalışma, üniversitemiz için değerli bir gelişmedir. Bu sene denemelerini yaptıktan sonra, aşıyı piyasaya süreceğiz diye düşünüyoruz. Hastalık bu yerde çıktığı için hastalar birinci olarak bizim hastanemize geldi. Türkiye genelindeki hastaların yüzde 20’si bize geldi. Bundan ötürü tecrübeliyiz. Illetin tüm risklerini biliyoruz, illetin özelliklerini biliyoruz. Çok sayıda vaka geldiği için de aşıyı burada yapmak istedik. Aşı noktasında sonuca ulaşmamız üniversitemiz ve kentimiz açısından önemli” dedi.’EYLÜL AYINDA İSVEÇ’TE 20 BIREYDE DENENECEK’SCÜ Enfeksiyon Marazları Anabilim Kolu Tedrisat Üyesi Prof. Dr. Nazif Elaldı da yerkürede KKKA illetine yönelik özgün bir tedavi bulunmadığını belirterek, “Amerika’da, Kanada’da, İngiltere’de çalışmalar var. Bizim de içinde olduğumuz 11 devletten 13 merkezin dahil olduğu 2017’de başlayan Horizon 2020 isimli bir girişim vardı. Bu girişimin ana ortağıyız. Başlangıçta 6 farklı aşı cinsinden yola çıktık, en ahir bir DNA aşısına karar verdik. Evvel farelerde denendi bu aşı, koruyuculuğu kanıtlandı. Daha sonra geçen sene ABD’de eylül ayında maymunlarda denendi. Onda da başarılı oldu. Bu yılın eylül ayında İsveç’te 20 sağlıklı bireyde denenmesi düşünülüyor” diye konuştu.’KÜRESEL ISINMANIN DA KENELER ÜZERİNDE TESIRI VAR’Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim ise kene cinsleri hakkında malumat vererek, “Ülkemizde yumuşak ve sert kene olmak üzere iki çeşit kene var. Bizim için en dertli olan kene sert olan keneler. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde kene cinsleri ile ilgili çalışmalar 2000’li yılların başından itibaren başlamıştı. Bizler kenelerde ‘Borrelia ve Q Fever’ incelemek istedik. Bizler için en düşünceli kene çeşidi ‘Hylomma’ çeşidi kenelerdir. Araştırma yaptığımız periyotlarda topladığımız kene çeşitleri içerisinde Hylomma çeşidi keneler yüzde 5 civarındaydı. Lakin son devirlerde Sivas’ta ve nahiyede toplanan kenelerin yüzde 30’u Hylomma tipi kenelerden oluşuyor. Kenelerin uyanması hava ısısına bağlıdır. Hava bir anda ısındığı vakit keneler yumurtadan çıkıyor. Bu sene havalar erken ısındı. Havanın ısınması nedeniyle kene vakaları artmış oldu. Şayet hava ısısı düşük olsaydı, örümcekler ve karıncalar kenelerden evvel uyanacaktı. Binaenaleyh kene vakaları bu kadar çok olmayacaktı. Global ısınmanın da keneler üzerinde tesiri var” dedi.ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERSCÜ Enfeksiyon Marazları Anabilim Kısmı Talim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, kene vakalarında bireylerin izlemesi gereken birtakım yollar olduğunu belirterek, “Vücuda yapışan keneyi çıkarmak için mümkünse sıhhat kuruluşuna yakınlarsa derhal bir sıhhat kuruluşuna gitsinler. Lakin bu türlü bir imkanları yoksa kendileri de çıkarabilirler. Nasıl çıkaracaklar? Esasında en iyisi ucu kıvrık bir penset. Kene vücuda başıyla tutunuyor. Siz pensetle tuttuğunuzda art kısmı boşta kalır. Başını soktuğu mahal cilde tutunmuştur. Pensetle keneyi şıkça kavramak lazım. Ancak etimizi değil. Yani cildimizi tutmayacağız. Keneyi tam cilde tutunduğu yanda sıkıca kavrayacağız. Sonra güçlü bir halde çıkaracağız. ya da çivi çıkarır üzere çekerek çıkaracağız. Burada değerli olan sağlam tutarsak, keneyi parçalamadan çıkarırız” dedi.’YAŞ VE KRONİK RAHATSIZLIK BULGUSU YOK’İleri yaşta olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların KKKA illetini daha ağır geçireceğine dair şimdi bir haber olmadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Engin, “Benim bir güruh genç hastam var. Kronik rahatsızlığı olmadığı halde ağır seyreden de var. Bir güruh illeti olduğu halde, yaşlı olduğu halde illeti atlatan da var. KKKA illeti için altta bulunan illeti ve yaşlı olması nedeniyle KKKA’yı ağır geçirir diye bir şeyin kelam konusu olmadığını düşünüyorum” dedi.
Üniversite hastanesinde hasta yoğunluğundan ötürü kapasite artışına gidildiğini belirten Başhekim Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan ise “Bu seneye has olarak da bahar aylarının ahir görülen hastalık bahar aylarının başlarından itibaren görülmeye başlandı. ve bu durum bizi biraz endişelendirdi. Bu nedenle de Enfeksiyon Marazları Kliniğimizin daha evvel yarısını bu illetin tedavisine ayırırken, artık tamamını ayırmaya karar verdik. Gerekirse ek klinik açmaya karar verdik” sözlerini kullandı.
– Sivas
Kaynak: DHA
Haberler.com
