Prof. Dr. Oğuztürk’ten CoVac-1 açıklaması: “Yüksek sonuçların olduğu ifade ediliyor”

Prof. Dr. Oğuztürk’ten CoVac-1 açıklaması: “Yüksek sonuçların olduğu söz ediliyor”

Prof. Dr. Oğuztürk, “(CoVac-1) Şuan kullanımda olan aşılara nazaran bağışıklığı sağlama manasında çok daha yüksek sonuçların olduğu tabir ediliyor”

ANKARA – Almanya‘daki Tübingen Üniversitesi akademisyenlerince geliştirilen ve Faz-1 sonuçları Nature mecmuasında yayımlanan CoVac-1 isimli Covid-19 aşı adayını pahalandıran Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Bu aşı şimdi Faz-1 evresinde az şahsa yapılmış olan bir çalışma sonucunu Nature mecmuasında yayınlanmış bir biçimde bize sundu. Datalara nazaran hücresel bağışıklığın önemli manada artırıldığı ve şuan kullanımda olan aşılara nazaran bağışıklığı sağlama manasında çok daha yüksek sonuçların olduğu söz ediliyor” dedi.

Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’nde çalışan akademisyenler tarafından geliştirilen CoVac-1 isimli Covid-19 aşı adayının, Faz-1 sonuçları dünyaca ünlü bilim mecmuası Nature’de yayımlandı. Mecmuada yayımlanan sonuçlara nazaran cilt altına tek doz biçiminde uygulanan aşı adayının; bağışıklık sistemindeki T hücrelerini tetiklediği, şuan kullanımda olan BioNTech/Pfizer, Moderna, Oxford/AstraZeneca ve Sinovac üzere aşılardan çok daha uzun ve güçlü bir bağışıklık sağlayabileceği belirtildi. Aşı çalışması hakkındaki ayrıntıları İHA muhabirine pahalandıran Sıhhat Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ankara Kent Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Covid-19 hastalığı konusunda bildiğimiz bilgiler ışığında şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki; şuana kadar T hücre bağışıklığının yükselmesi ile ilgili bu çalışma şayet aşı adaylığı kategorisinden aşı kategorisine geçerse birinci olacak. Hücresel bağışıklık, humoral bağışıklık dediğimiz ‘B lenfosit bağışıklığı’ ile daha net bir halde söz etmek gerekirse; daha fazla ehemmiyete sahip. Bizim sonuçta şuana kadar kullandığımız aşılarda humoral bağışıklıktaki antikor düzeyinin yükselmesi ve bunun ölçümü ile takip süreçleri daha net bir biçimde açıklanabiliyordu. Hücresel bağışıklığın net bir formda ölçümü şuan ki teknolojide herkesin ulaşamayacağı bir zorluğa sahip. Lakin hücresel bağışıklığın humoral bağışıklıktan daha uzun müddet devam ettiği de bilinen bir gerçek” tabirlerini kullandı.

“Hücresel bağışıklığın araştırılması durumunda; yıllarca, on yıllarca bu bağışıklığın devam ettiği formundaki araştırma sonuçlarına sahibiz”

Hücresel bağışıklığı sağlamayı hedefleyen aşılarda antikor kalıcılık müddetinin uzun yıllar devam edebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Oğuztürk, “Daha evvel yapılmış olan birçok çalışmada öteki virüslere karşı da hücresel bağışıklığın araştırılması durumunda; yıllarca, on yıllarca bu bağışıklığın devam ettiği biçimindeki araştırma sonuçlarına sahibiz. İşte bu aşı da şimdi Faz-1 etabına çok az şahsa yapılmış olan bir çalışma sonucunu Nature mecmuasında yayınlanmış bir biçimde bize sundu. Datalara nazaran hücresel bağışıklığın önemli manada artırıldığı, şuan kullanımda olan aşılara nazaran bağışıklığı sağlama manasında çok daha yüksek sonuçların olduğu söz ediliyor. Yan tesir konusunda da tekrar datalara yer verilmiş. Çalışmaya dahil edilen hastaların hiç birinde önemli yan tesir oluşmadığı söz edilmekte. Yalnızca aşı yapılan bölgede lezyonlar üzere tahlili kolay ve kısa müddette geçebilecek yan tesirlerden bahsedilmekte. Ayrıyeten 3 ay içerisinde rastgele bir yan tesir görülmediği de tekrar net bir formda söz ediliyor. Çalışmada, homoral bağışıklığının devamına nazaran çok daha uzun bir müddet kalıcılık sağlayabileceği biçimindeki sözler kelam konusu. Fakat bunun Faz-2 ve Faz-3’te de desteklenebilir olması gerekiyor” halinde konuştu.

“Net bir biçimde yeni mutantların da bu aşıdan kaçamayacağı tabir edilmekte”

Aşı adayının virüsün birden fazla proteinini tutarak hücresel bağışıklık oluşturduğunu bu sayede daha sonra oluşabilecek varyant virüslere karşı da aktifliğini kaybetmeyeceğini belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Kesin olan şu ki bu aşı tek doz aşısı ve hücresel bağışıklığı yükseltmeye yönelik virüsün hem spike proteinini hem zarf proteini hem de zarfı kaplayan oluşumların antijenik yapısına karşı bir hücresel bağışıklık oluşturması manasındaki özelliği, başka aşılardan ayıran ayrıcalığı da ortaya çıkarmakta. bilindiği üzere virüsün yeni mutantlarına karşı bağışıklığı sağlamada bir düşüş durumu kelam konusuydu. Yeni mutantlar aşıların araştırma ve geliştirme çalışmalarına gereksinim duyma gerekliliğini de ortaya çıkarma riskine sahipti. Şuan itibariyle bu türlü bir durum kelam konusu değil. Fakat tabi ki birinci versiyondaki yüzde 93’ler yüzde 90’lar yeni mutantlar çıkmasıyla bilindiği üzere açıklanan bilgilere nazaran yüzdesel manada azalmaktaydı. Bu aşıda da araştırmacıların bahsettiği şu cümle değerli bir cümle. ‘Yeni varyant virüslerin de bu farklı bölgelerdeki antijenik yapıların hücresel bağışıklığı artırma özelliğinden ötürü net bir halde yeni mutantların da bu aşıdan kaçamayacağı’ tabir edilmekte” diye konuştu.

“Netice itibariyle gelecek için umut veren bir aşı adayı formunda düşünülmesi gerekiyor”

Ayrıyeten birtakım insanlarda bağışıkların baskılanmasından ötürü kimi aşıların tam manasıyla antikor üretimi sağlayamadığını da hatırlatan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Bir başka değerli özellik de kimi beşerler aşı yaptırmasına karşın B hücrelerin konjenital bozukluğu kelam konusu. ya da sonradan kanser üzere humoral bağışıklığını düşünceye sokan birtakım hastalıkların, maalesef aşının antikor geliştirme durumunu engellemesi kelam konusuydu. İşte bu aşı hem hücresel bağışıklığı arttırıyor. Hem de B hücrelerinin uyarılma konusunda da bir aktivasyon durumu kelam konusu olduğundan ötürü sonuç itibariyle gelecek için umut veren bir aşı adayı biçiminde düşünülmesi gerekiyor. Ümit ediyorum ki Faz-2 ve Faz-3 sonuçları da net bir halde kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra Covid-19 hastalığı ile çabada elimizi güçlendirecek yeni bir aşıya da sahip olunur” açıklamasında bulundu.