İkizler araştırma psikologları için bir nimettir. Sürekli olarak genetiğin, çevrenin ve yaşam deneyiminin etkilerini ortaya çıkarmaya çalışan bir alanda, yetişkinlik boyunca yolları incelikli veya dramatik bir şekilde farklılaşırken, doğal kontrollü bir deney sağlarlar.
Dennis ve Douglas’ı ele alalım. Virginia’da ikizler üzerinde yapılan bir araştırmada araştırmacılara, lisedeyken birbirlerine o kadar benzer olduklarını ve arkadaşlarının onları kullandıkları arabalara göre ayırdıklarını söylediler. Çocukluk deneyimlerinin çoğu paylaşılmıştı; ancak Dennis 13 yaşındayken bir taciz girişimine maruz kalmıştı.
Douglas 18 yaşında lisedeki kız arkadaşıyla evlendi. Üç çocuk büyüttü ve son derece dindar oldu. Dennis kısa süreli ilişkiler yaşadı ve iki kez boşandı, her ayrılıktan sonra umutsuzluğa kapıldı. 50’li yaşlarına gelindiğinde Dennis’in ağır bir depresyon geçmişi vardı, erkek kardeşinde ise yoktu.
Bu kadar çok genetik ve çevresel girdiyi paylaşan ikizlerin, yetişkin olduklarında akıl hastalığı deneyimleri neden birbirinden farklılaşıyor? Çarşamba günü, İzlanda Üniversitesi ve İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden bir araştırmacı ekibi, çocukluk çağı travmasının oynadığı role ilişkin yeni bulgular bildirdi.
JAMA Psikiyatri dergisinde yayınlanan, İsveç’te 25.252 yetişkin ikiz üzerinde yapılan çalışma, çocuklukta bir veya daha fazla travma (fiziksel veya duygusal ihmal veya istismar, tecavüz, cinsel istismar, nefret suçları veya aile içi şiddete tanık olmak) bildirenlerin 2,4 kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. olmayanlara ise psikiyatrik hastalık tanısı konması.
Bir kişi bu deneyimlerden bir veya daha fazlasını bildirdiğinde, akıl hastalığı teşhisi konma olasılığı, her ilave olumsuz deneyim için yüzde 52 oranında keskin bir artış gösterdi. Üç veya daha fazla olumsuz deneyim bildiren katılımcıların yaklaşık dörtte birinde depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu, madde kullanım bozukluğu veya stres bozukluğu gibi psikiyatrik tanılar vardı.