Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Kısmı Öğretim Üyesi Doç Dr. Süheyla Kömür ve Uzman Hekim Damla Ertürk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde misyon yapan Doç. Dr. Süheyla Kömür, AA muhabirine sürecin başından bu yana farklı ünitelerde Kovid-19 hastalarını hayata bağlamak için çalıştığını söyledi.
Salgın sürecinin şimdi bitmediğini, bütün sıhhat çalışanıyla bu savaşa devam ettiklerini belirten Kömür, “Gerçekten kendimizi biraz savaşçı üzere hissettik. Formalarımızı giydik, o periyotta hiç olağan kıyafetlerimizi kullanmadık. Daima savaşa hazırız diye güne başladık. Tüm sıhhat çalışanımızla hekimi, hemşiresi, hasta bakıcısı ile daima birlikte bu işin üstesinden gelmeye çalıştık.” diye konuştu.
Kömür, süreç içerisinde üzüldükleri, zorlandıkları vakitlerin olduğunu lisana getirdi.
Hastaların izole bir formda yakınlarıyla görüşememesinin kendilerini makus hissetmelerine neden olduğunu lisana getiren Kömür, “Yeri geldi onlara hem hekimlik yaptık hem toplumsal dayanak sağladık. Bu manada hasta ziyareti kelam konusu olmadığı için toplumsal istikametlerinin desteklenmesi gerekiyordu. Nitekim insanlarımız değerimizi bu süreç içerisinde bildiler. Bu vefa hislerini da bize yansıttılar. Bunlar da bize moral motivasyon olarak yansıdı.” değerlendirmesinde bulundu.
Kömür, sıhhat çalışanı olarak kendilerinin de süreç içerisinde aileleriyle yakın temasının olmadığını, hastalığı bulaştırma endişesiyle toplumsal uzaklığa çok dikkat ettiklerini vurguladı.
Süreç içerisinde hastalarla çok fazla anılarının bulunduğunu, takibini yaptığı bir hastasının kendisine, “tamam her şey iyi, yalnız kalmaya da alıştım ancak çaysızlığa dayanamıyorum” dediğini aktaran Kömür, bu şahsa bir fincan çay ikram ettiğini söyledi.
“Hastane içerisinde kimi arkadaşlarımız enfekte oldular”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Kısmı Uzman Hekimi Damla Ertürk de 6 yıldan bu yana misyon yaptığını ve salgın sürecinin başından itibaren etkin olarak hastalarla iç içe olduğunu aktardı.
Süreçle kendilerini bir anda pandeminin içerisinde hasta takibi yaparken bulduklarını aktaran Ertürk, belirsizlik ve telaşla başladığı kuvvetli sürecin birebir zahmetle devam ettiğini bildirdi.
Her an virüse yakalanma tasasına karşın büyük bir özveriyle işlerini yapmaya çaba ettiklerini aktaran Ertürk, herkesten de birebir özveriyi beklediklerini lisana getirdi.
Ertürk, son vakitlerde 30’lu yaşlarda bireylerin de nefes alamadığını görmenin virüsle ilgili tasasını daha da arttırdığını söyledi.
Dışarıdaki insanların kendilerini izole etme, muhafaza talihlerinin bulunduğuna vurgu yapan Ertürk, “Bizim hastalardan kendimizi izole etme bahtımız yok. Biz bu virüsten kaçabilecek beşerler değiliz. Bundan korunma ihtimali en düşük olan riskli gruptayız.” dedi.
Kendilerini muhafaza hissinden çok hastalara odaklandıklarını söz eden Ertürk, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Eşim de hekim. İkimizde ailemizle bir biçimde görüşmedik, yalnızca telefonla irtibat kurduk fakat bizim yaşadığımız kaygı ailemizin yaşadığı kaygının yanında hiçbir şey kaldı. Onların bizim üzerimizdeki dehşetleri, kaygıları çok daha fazlaydı. Bu süreçte hastane içerisinde birtakım arkadaşlarımız enfekte oldular. Bizim kendimizi muhafaza ihtimalimiz dışardaki insanlardan daha düşüktü. Tekrar de bunu bir halde başardık. Bunu başaramayan sıhhat çalışanlarımız da oldu. Arkadaşlarımızın olumlu olduğunu gördük. Bu virüsün büsbütün içerisinde olduğumuzu en ufak bir ihmalde karşılaşabileceğimizi, bu hastalığa yakalanabileceğimizi gördük.”
Son Dakika Haberleri – Son Dakika Haber – Aktüel Haberler
Kaynak: AA
Haberler.com
