Çalışanlara yönelik ruh sağlığı hizmetleri milyar dolarlık bir sektör haline geldi. Yeni işe alınanlar, daha önce tuvaletleri bulup 401(k) planlarına kaydoldular; dijital sağlık çözümleri, farkındalık seminerleri, masaj dersleri, dayanıklılık atölyeleri, koçluk seansları ve uyku uygulamalarından oluşan bir yelpaze sunuluyor.
Bu programlar, ileri görüşlü insan kaynakları departmanları için bir gurur kaynağıdır ve işverenlerin çalışanları hakkında ne kadar kötü davrandıklarının kanıtıdır. Ancak bu tür programlar sunan şirketlerdeki 46.336 çalışanın anket yanıtlarını analiz eden İngiliz bir araştırmacı, bunlara katılan kişilerin katılmayan meslektaşlarından daha iyi durumda olmadığını buldu.
Bu ay Endüstriyel İlişkiler Dergisi’nde yayınlanan çalışma, 90 farklı müdahalenin sonuçlarını değerlendirdi ve tek bir dikkate değer istisna buldu: Hayırseverlik veya gönüllü çalışma yapma fırsatı verilen işçilerin refahı artmış gibi görünüyordu.
Araştırmanın geniş popülasyonunda, diğer tekliflerin (uygulamalar, koçluk, rahatlama dersleri, zaman yönetimi veya finansal sağlık kursları) hiçbirinin olumlu bir etkisi olmadı. Dayanıklılık ve stres yönetimine yönelik eğitimlerin aslında olumsuz bir etkisi olduğu ortaya çıktı.
Araştırmanın yazarı ve Oxford Üniversitesi Refah Araştırma Merkezi’nden William J. Fleming, “Bu çok popüler programların etkili olmadığı oldukça tartışmalı bir bulgu” dedi.
Dr. Fleming’in analizi, işçilerinin ruh sağlığı konusunda endişe duyan işverenlerin programlar, personel ve performans değerlendirmeleri gibi “temel organizasyonel uygulamalara” odaklanmalarının daha iyi olacağını öne sürüyor.
Makale içeriğini alma konusunda sorun yaşıyoruz.
Lütfen tarayıcı ayarlarınızda JavaScript’i etkinleştirin.
Erişimi doğrularken gösterdiğiniz sabır için teşekkür ederiz. Okuyucu modundaysanız lütfen çıkın ve Times hesabınızda oturum açın veya tüm The Times’a abone olun.
Erişimi doğrularken gösterdiğiniz sabır için teşekkür ederiz.
Zaten abone misiniz? Giriş yapmak.
The Times’ın tamamını mı istiyorsunuz? Abone.