Dünya Sıhhat Örgütü’nün Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan kentinde görülen ve yeni bir virüsün yol açtığı zatürre hadiselerini bildirmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Koronavirüs olarak isimlendirilen virüs, an prestijiyle dünyada 80 milyondan fazla bireye bulaştı; yaklaşık 2 milyon kişinin vefatına yol açtı. Koronavirüs dünyayı hasta etmekle kalmadı, bütün hayat halimizi de değiştirdi. Bugün bütünüyle koronavirüsün şekillendirdiği 2020’yi geride bırakıyor 2021’e giriyoruz. Yeni yıla girerken akıllardaki en kıymetli soru ise “2021’de koronavirüsten kurtulabilecek miyiz? Eski hayatımıza geri dönebilecek miyiz?” Bu sorular uzmanlara yöneltildi. Yanıtlar ortaktı: Süratli ve yaygın bir aşılama yapabilirsek 2021’in ikinci yarısından sonra rahatlarız…
Bilim Konseyi Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz
TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI YÜZDE 60 OLMALI
2021’de aşıların devreye girmesiyle salgının seyrinin büsbütün değişeceğini söyleyen Sıhhat Bakanlığı Bilim Heyeti Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Aşılar sayesinde artık daha umutluyuz. Aşıların yaygın olarak kullanılması, hastalığı geçirenler ve aşı olanlar vasıtasıyla toplum bağışıklığının yüzde 60’ların üzerine çıkması sağlanabilirse hastalıkla gayrette önemli bir muvaffakiyet sağlanmış olur. Toplumdaki bağışıklık oranı ne kadar yüksek olursa o kadar rahat edeceğimizi ümit ediyoruz. Şayet yaygın biçimde aşılamayı sağlayabilirsek toplum bağışıklığında değerli bir noktaya geliriz. Bilhassa risk kümelerinin aşı vasıtasıyla korunmasını sağlayabilir ve rastgele bir kapatma kararına muhtaçlık duymadan önlemlere uymayı bir yaşama biçimi hâline getirebilirsek yaz aylarında şimdiye nazaran daha rahat olacağımız söylenebilir” dedi.
Bilim Heyeti Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz
AŞI AKSİLİĞİ İLE ÇABA KOŞUL
Virüsün geleceğini aşılama programlarının muvaffakiyetinin belirleyeceğinin altını çizen iç hastalıkları ve hematoloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner, “Hastalığın seyrinden kelam edebilmek için aşılama programlarının suratının ve yaygınlığını görmemiz gerekiyor. Toplumun aşı karşısındaki direnci yahut istekliliği en kıymetli belirleyicilerden biri. Aşı yapıldıktan sonra ne kadar müddet bağışıklık sağlayabildiğini tam olarak bilmiyoruz. Bu yıl içinde onu da göreceğiz. Aşıyla birlikte kurallara uyma konusundaki hassasiyetimiz de koronavirüsün kalıcı olup olmayacağını gösterecek. Bunun yanında mutasyonlar da çok değerli. Bütün bunları alt alta topladığımızda sonbaharda daha rahat olacağımızı söyleyebilirim” diye anlattı.
Prof. Dr. Osman Erk
KISA MÜDDETTE ÇOK KİŞİYİ AŞILARSAK BAŞARIRIZ
Önlemlerin devam ettirilmesi, koronavirüs aşılarının kısa müddette ve süratle uygulanması durumunda 2021 yılının ikinci yarısı prestijiyle hem dünyada hem de Türkiye’de besbelli bir rahatlama olacağını söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk, “Aşılamayı mümkünse ocak, şubat ve mart ayları içinde bütün risk kümelerine ve toplumun değerli bir kısmına yaparak tamamlamak gerekiyor. Bu müddet içinde alınmış olan önlemlerin kesinlikle devam ettirilmesi; sınırlamaların sürmesi ve gerekirse de artırılması gerekiyor” dedi.
AŞI, ZENGİNLERİN İNHİSARINDA OLMAMALI
Türkiye gazetesinin haberine nazaran, koronavirüs pandemisinin bitirilmesi için aşıların yalnızca gelişmiş ve varlıklı ülkeler için değil tıpkı vakitte geri kalmış ve yoksul ülkeler için de ulaşılabilir olması gerektiğini hatırlatan Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Global dünyada virüs bir yerlerde varlığını devam ettirdikçe bütün dünya için tehdit olmayı sürdürecek. Uçak seyahatleri vesilesi ile dünyanın rastgele bir yerindeki hastalık öteki bir yere yayılma riski taşıyor. Dünyada devam ettiği sürece bizde de devam edecek. Bu yüzden dünya sıhhat örgütü normlarına nazaran aşıların yalnızca varlıklı ülkeler için değil, bütün insanlık için ulaşılabilir olması son derece kıymetli. Gelişmiş ülkelerin aşı stokçuluğuna gitmesi virüsün işine yarar” diye konuştu.
MASKELER BİZİMLE KALACAK
Sonbaharda rahatlama muştusu veren ABD Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Yöneticisi Dr. Anthony Fauci’nin “Ancak stadyumlarda birbirimize karışıp maç seyredemeyeceğiz” cümlesinin yakın vakitte eski normalimize dönemeyeceğimizin ipucunu verdiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Çetiner, “Sıcak Akdenizli beşerinin davranışlarından vazgeçmemiz gerekiyor. Bundan sonra da birbirimizi gördüğümüzde sarılıp öpüşmeyeceğiz. Daha az dokunmatik bir toplum olacağız. Japonya’da olduğu üzere kış aylarında sokaklarda maskeyle dolaşan insanları görmeye devam edeceğiz. Zira bu pandemi bize maskenin grip üzere teneffüs yoluyla bulaşan virüslerden koruduğunu gösterdi. Pandemi devrinde bütün dünyada grip ve gribe mevt olayları yüzde 60-70 oranında azaldı” dedi.
Haberler.com
