Dünya’ya Her Yıl 37,000 ile 78,000 Ton Arası Mikro Meteor Çarpar
Hepimizin çocukluğumuzda duyduğumuz kıssalardan olsun, izlediğimiz sinemalardan olsun farklı meraklarımız olabilir. Ben Bilinmeyen mecmualarını biriktirip ciltlettiğimde daha liseye başlamamıştım. Uzaydan gelecek felaketleri okudukça kabus görmek yerine merak içinde bir sonraki sayıda ne yazacak sanki diye günleri sayarak beklerdim. Dünya’ya çarpacak, felakete yol açacak bu göktaşları ile ilgili araştırmalar bir yana bir de sinemalar geldi art geriye. Deep Impact, Armageddon, Greenland… Bu sinemalar insana biraz çaresizliğini hatırlattı, biraz da insanların Dünya’ya çarpan bu taşların bir ürünü olabileceğini düşündürdü. Bazılarımıza bu çarpmanın dinozorların yeryüzünden silinişinin tek sebebi olduğunu açıkladı ve insanların bir sonraki tehlikeden korunmak için bu bahiste neler yaptığını gösterdi.
Gelişen teknoloji ve dehşetten daha çok bir merak hissi ile olsa gerek biraz da muhafaza içgüdüsü hatta; Hawaii‘deki gözlemevlerinde gece gündüz Dünya’ya tehdit oluşturacak başı boş gökcisimlerini bekleyen bilim insanlarımız var. Kosta Rika haberini hatırlarsınız, Altından daha pahalı bir meteor bildiğimiz taş ya da metal parçası değil bir carbonaceous chondrite; Aguas Zarcas siyah, kömüre misal bir taş üzere görünse de Avustralya‘da bulunan içinde 100 çeşit amino asit barındıran Murchison üzere bileşenleri hayat kaynağı olabilecek nitelikte güçlü ziyaretçiler Dünya’ya çarpmaya devam ediyor.
Avustralya demişken; Billiluna’daki birbirinden orjinal fotoğraflar geldi aklıma. Buradaki kraterden ilham alan aborjin sanatkarların nesilden jenerasyona aktarılan gökcismi öykülerini fotoğraflarında görmek, o vakit bu olaya şahit olmuş insanların gözleriyle bakmak…
Sanata bile ilham veren kraterleri oluşturan dev göktaşlarının modüllerini inceleyen araştırmacılar ve Dünya’ya tehdit olabilecek göktaşlarını bekleyen bilim insanları harıl harıl çalışadursunlar biz biraz da mikro meteorlara göz atmak istiyoruz.
BELGESEL ÖNERELİM
Mikro meteor hem manyetiktir hem de yüksek demir içerir. 0.2 ile 0.4 milimetre ortasında, hayli miniktir. In Search Of Stardust kitabında Jon Larsen bu minik ziyaretçileri nasıl bulabileceğinize dair ipuçları veriyor. Her ne kadar samanlıkta iğne aramaktan farkı olmasa da mikro meteorları bulup, mikroskop altında inceleyen bilim adamlarını kıskanmamak elde değil.
İster toz modülü deyin ister uzay çöpü, harika renklerden ve formlardan oluşan görsel bir şölenin yanısıra Dünya’ya uzun yıllar ve aralardan neler getirdiklerini öğrendikçe minik gövdelerine sıkışmış hazineleri keşfetmek için canla başla çalışan uzmanlar bu taneciklerde gizli minik heykellerin içinde gizli kimyasal unsurlar bir yana daha ne sırlar ne ipuçları bulmaya devam edecekler kim bilir…
Fazla uzatmadan yeni bir belgeselden haber vererek bitirelim yazımızı. Fireball: Visitors from Darker Worlds kafamızdaki sorulara yeni karşılıklar bulabileceğimiz, bu hem iri hem ufak cisimlerin Dünya ile etkileşimleri sonucu yaşanmış kültür ve tarihi değişimleri öğreneceğimiz bir belgesel.
Clive Oppenheimer ve Werner Herzog meteoritlere ve çarpma kraterlerine antropolojik bir yaklaşımla farklı bilgiler sunmaya devam ediyorlar.
Dipnot bilgi verelim: Dünya’ya her yıl 37,000 ile 78,000 ton ortası mikro meteor çarpar.
Kaynak: Space Mag Türkiye
Haberler.com