Tıpta “başarısızlık” kelimesi çok yaygın. Kalpler, karaciğerler, akciğerler ve böbreklerin hepsi “başarısız olur”, bu da onların işlerini yapmayı bırakmaları anlamına gelir. Ancak hastaların hatırlama eğiliminde olduğu başarısızlıklar, bir organı değil, bütün bir kişiyi suçluyor gibi görünüyor. Vajinal doğumun “başarısız olduğu” (doğumun yavaş olduğu veya rahim ağzının genişlemediği anlamına gelir) veya kemoterapinin “başarısız olduğu” (tümörün tedaviye yanıt vermediği anlamına gelir) söylenen herkese sorun.
Pek çok doktor, bu ifadeler arasında en kötüsünün hem bebekler hem de yaşlı yetişkinler için ortak bir teşhis olduğunu söylüyor: “gelişme başarısızlığı.”
Pediatride bu terim, boyut, ağırlık ve bilişsel gelişim açısından önemli dönüm noktalarına ulaşmaya çalışan bebekleri ifade eder. Emekli bir çocuk doktoru olan Dr. Deborah Frank, 1970’lerde tıp fakültesindeyken teşhis iki şeyden biri anlamına geliyordu: “Ya büyük doğuştan kalp hastalığınız ya da kistik fibrozunuz vardı ya da kötü bir anneniz vardı” dedi. “Ya da belki ikisine de sahiptin.”
Eğer terim kulağa biraz suçlayıcı geliyorsa, bunun nedeni budur. Mücadele eden bebeklerin altta yatan herhangi bir hastalık ya da besin eksikliği nedeniyle değil, kötü ebeveynlik nedeniyle rahatsız oldukları fikrinden ortaya çıktı.
“Gelişme başarısızlığının” bilinen ilk görünümü, 1933 tarihli “Bebeklik ve Çocukluk Hastalıkları” adlı tıp ders kitabının baskısındaydı. Avusturyalı bir psikanalist olan René Spitz, Meksika’daki bir yetimhanedeki bebeklerin halsiz, cılız ve yavaş gelişme eğiliminde olduklarını gözlemlediğinde, bu duruma ilişkin bir açıklama II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru geldi.
Spitz, bu endişe verici sendromun “anne sevgisi, anne devası ve anne sevgisi” eksikliğinden kaynaklandığını tahmin etti. Pediatri bu fikri benimsedi ve onunla birlikte hareket etti; Dr. Frank, “anneleri suçlamanın eski güzel geleneğini” söyledi. (Bu sıralarda popüler hale gelen benzer bir psikanaliz fikri, yanlış bir şekilde otizmin “soğuk annelik”ten kaynaklandığını öne süren “buzdolabındaki anne teorisi” idi.)