26. Dönem AK Parti Kastamonu Milletvekili Murat Demir, milletvekilliği döneminde İnebolu Limanını hayata geçirememekten dolayı büyük üzüntü yaşadığını açıkladı.
26. Dönem AK Parti Kastamonu Milletvekili Murat Demir konuk olduğu bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu. Programda konuşan 26. Dönem AK Parti Kastamonu Milletvekili Murat Demir, İnebolu Limanını hayata geçiremediğinden dolayı üzüntü duyduğunu belirterek, “Bir ilin gelişmesi için sadece turizmle ve tarımla kalamayız, sizin güçlü bir sanayiniz olmazsa sen il olarak büyüyemezsin ve bir çıta atlayamazsın. Tarım alanında tarım yapacaksın, turizm alanını turizm ile değerlendireceksin bir taraftan da sanayini geliştireceksin. O memlekete sanayiyi çekmek gerekiyor, sanayiyi çekmeden yoksulluk derecesinden bu memleketin kurtulma şansı çok zayıf çünkü sanayi üretip ihracat yapacaksın. İnebolu Limanını bitirip oradan ihracat yapacaksın. İhracat rakamların artacak, İnebolu Limanı bittiği zaman tren yolunu getireceksin ve Kastamonu daha zenginleşecek. Yer altı madenlerine daha da kapasiteli firmalar bulup getireceksin ve onların çıkarılabilmesi için daha da çaba sarf edeceksin. Aman şuraya dokunmayın, aman buraya dokunmayın, aman sanayi gelmesin diye diye işte TÜİK bugün ki rakamlar bunları açıklıyor maalesef. Kastamonu yoksul bir il değildir ama bunlardan kurtulmak için yoğun bir şekilde sanayi getirmemiz lazım. Bizim siyasi olarak buna çaba sarf etmemiz gerekmektedir. Bizim birbirimizi yiyeceğimize işte Murat Demir gelmesin, il Başkanı olmasın diye veyahut ta Murat Demir gelmesin, Murat Demir’i milletvekili seçimlerinde buradan nasıl uzaklaştırırız diye planlar yapanlar işte Kastamonu’da böyle bireysel uğraşacağınıza sanayiyi getirmekle uğraşın” dedi.
“Vekil olduğum dönemde cezaevinin kapanma durumu yoktu”
İnebolu Cezaevinin kapanmasıyla ilgili de değerlendirmede bulunan Murat Demir, “İnebolu Cezaevi kapatıldı, çünkü cezaevi sistemlerinde şöyle bir değişiklikler oldu. Bugün cezaevinde yatan bir insan belirli bir dönem yattıktan sonra örneğin Erzurum’dan bir insan İnebolu Cezaevinde yatıyor, buradan Erzurum’da yatmak için talebinde bulunabiliyor. Belirli bir süre geçtikten sonra bu sayılar çok çoğalınca cezaevi sayısının kapasitesi İnebolu’da düşüyor. Yani Maraş’tansa yatan birisi kendi memleketi Maraş’ta cezasını kalan kısmını tamamlamak için talepte bulunuyor ve cezaevi sayısının kapasitesinin sayısı onun için düşünce açıkçası böyle bir kapanma gibi bir söz konusu oldu İnebolu’da. Bir de burada şu var, benim vekil olduğum dönemde hakikaten böyle durum yoktu. Bunu hatta Adalet Bakanı ile konuştuk. Adalet Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü bu konuda ciddi mücadeleler verdi. Hatta ve hatta Cide Ağır Ceza olarak baktığımızda İnebolu’ya gelip gidiyordu aslında Cide için Kastamonu daha kolay ve ben Cide’nin Kastamonu’ya gitmesi için talepte bulunabilirdim ama ben İnebolu’nun ayakta kalabilmesi için hiçbir zaman düşünmedim. İnebolu’da yer bulma konusunda çok sıkıntısı yaşanıldı. En son çare eskisi yıkılıp yerine bir cezaevi yapılması ama bu cezaevi de bildiğim kadarıyla yapılacak gene kapasitesi düşük bir cezaevi eskisi gibi büyük olamayacak. Çünkü az önce söylediğim nedenler bunun başlı başlıca birinci faktör diye ben Hakkı beyden böyle dinledim. Ben hukukçu değilim şuanda ve vekilde değilim ama vekil olsam mücadelemi de verirdim.” diye konuştu.
“Kırsalda memurlarımızı durduramıyoruz”
Kırsal alanlarda memurları durduramadıklarını söyleyen Demir, “İnebolu’ya tam kapasiteli 50 yataklı hastane yapıldı ve Çatalzeytin, Abana, Doğanyurt, Bozkurt ve Küre İnebolu’dan faydalansın isteriz çünkü 50 yataklı merkezi bir hastane çünkü o ilçelerde hastane var mı? var ama onlar hastane değil tam tersi biraz sağlık ocağı tipi bir hastanelerdir hekim bulunuyor bu hastanelerde ama memurları durduramıyoruz. İnan bana duramıyorsunuz sadece şehirleşme İstanbul gibi metropol illerin yaşam tarzına veya Ankara gibi büyükşehirleri yaşam tarzlarına alıştırmış genç memur arkadaşlar doktorlarımız kırsala geldiklerinde durmak istemiyorlar. Niye o hayatı burada da istiyorlar ve öyle bir şey yok ama maalesef böyle bir doktor geliyor hastaneye bir şekilde bir yılını zor tamamlıyor. O zaman da devletimiz personel bulmakta sıkıntılar çekiyor devletimiz. Devletimiz bir yere bir olsun diye yapmaz.” şeklinde konuştu.
“Keşke İnebolu Limanını hayata geçirebilseydim”
İnebolu Limanını hayata geçirememekten dolayı üzüntü yaşadığını belirten Demir, “Aslında esas ve en önemlisi İnebolu Limandır. İnebolu Limanını hayata geçirebilmek için çok mücadele verdim. Keşke İnebolu Limanını hayata geçirebilseydim. Orada da bir sürü engeller ile karşılaştım. İnebolu Limanında bana kimse destek olmadı. O zaman o dönemin siyasilerimizden büyüklerimizden talimat aldım. Elimden gelini yaptım ve nitekim kimin büyük tesisi varsa o liman o tesisindir. ya işletmesini yapar yada kendisinindir. Niye çünkü maliyet düşürmek için kendi ürünü daha rahat sevk etmek için ciddi gümrük maliyetleri ödememek içindir. İşte ben en büyük yapamadığım keşke yapabilseydim dediğim İnebolu Limanını böyle Karadeniz’in özellikle Rusya- Gürcistan- Romanya bölgesine açık bir ticaret oluşturacak bir liman haline getirebilseydik. O zaman sahildeki ilçelere büyük katkısı olacaktı. Şimdiye kadar da bitmiş olacaktı ve benim keşke dediğim İnebolu Limanı oldu. Çok üzüldüm o Limanın sürekli mahkemelerde ötelenmesine, bir memleketin sorununu çözecekti. Kastamonu’nun yoksulluk meselesini kökten çözecek bir projeydi İnebolu Limanı. Neden Kastamonu’da yapılan ürünlerin ihracatı nereden yapılıyor şuanda Körfezden yapılıyor. Siz sevkiyatı hangi limandan yapılıyorsanız ihracat bölgelerinizin çıkıda oradan yapılıyor. O yüzden Kastamonu’nun ihracatı ve sattığı ürünler çok ciddi bir şekilde Kastamonu verilerine yansıyor. Bu ihracat İnebolu’dan olmuş olsa, İnebolu’nun ve Kastamonu’nun önemli bir gelişime katkı sağlayacaktı.” ifadelerini kullandı.
“Bizler boş toplantılar yapıp sadece Kastamonu’nun adını anıyoruz”
İnebolu Limanına 7 firmanın teklif verdiğini ve ihalenin son olarak Cengiz Holding de kaldığını söyleyen Demir, şöyle konuştu: “İnebolu Limanı ile beraber bir kaçta arsa ilave edilmiş birlikte toptan yapılan bir ihaleydi. Ama benim gerek KASİAD’da gerek Kalkınma Vakfında her zaman söylediğim bir konu vardı. Gelin hepimiz iş adamıyız potansiyeli çok güçlü iş adamlarımız var, gelin bir konsorsiyum kuralım dedim. 100 kişi konsorsiyum büyük bir sermaye finansmanı oluşturabiliriz. Herkesin gücü yettiği kadar, Murat Demir verebiliyorsa 1 milyon versin, diğeri de 10 milyon versin sermaye şirket içerisinde bu olur zaten bunu dengelemesi kolay, bunu hep söyledim bugüne kadar böyle bir girişimin içerisinde bir tane sivil toplum örgütümüz maalesef olmadı. Bizler boş toplantılar yapıp sadece Kastamonu’nun adını anıyoruz. Bazen İstanbul’da bir toplantı, bazen Kastamonu’da bir toplantı sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır. Bugün Kalkınma Vakfı olarak biz ne yapık Kastamonu’da, biz bugün KASİAD olarak Kastamonu’da ne yaptık. Ben sanayici olarak bunu her toplantı da söyledim ama hiçbir şekilde gündeme gelmedi. Hep konuşuldu ve lafta kaldı. Daha sonra da ben KASİAD’dan istifa ettim. Neden bulunayım boş toplantılara ben neden gidip geleyim. Bugün İnebolu Limanını neden almayalım, 100 tane konsorsiyum iş adamı bir araya geldikten sonra evet Cengiz Holding alacaktı ama bir konsorsiyum çıkıp alabilirdi. Ama gücümüzü bileştiremiyoruz, Kastamonulu olarak mutlaka birileri yan çiziyor. Sivil Toplum Örgütleri ile ortak bir nokta da buluşma olamamıştır ve olmasına da müsaade edilmiyor daha doğrusu biz bunları söyleyince de suçlu oluyoruz ama gerçek olan budur. Bana diyorlar ki sen yeni fabrikanı neden Kastamonu’ya yapmıyorsun diyorlar; Murat Demir fabrika yaptı diye Kastamonu yatırım yapılabilir mi? hangi akla mantığa akla sığar bu ama diyorum ki İnebolu Limanı bitmiş fal olsaydı ben tereddüt etmeden Fabrikamı Kastamonu’ya taşırdım. Kastamonu’ya önce göçü geri sağlamamız lazımdır. Bu işle olur, bu da sanayi kuruluşları ile olur, yeni sanayiler Avrupa sistemi ile olacağını düşünüyorum.” – KASTAMONU
Kaynak: İhlas Haber Ajansı
Haberler.com