Muhabere Yöneticisi Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Son FETÖ militanı da hak ettiği cezaya çarptırılıncaya kadar uğraşımız sürecek” dedi.
Muhabere Lideri Prof. Dr. Fahrettin Altun, hususî bir dergiye Muhabere Başkanlığı’nın çalışmaları ve 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüyle ilgili açıklamalarda bulundu.
15 Temmuz’un en kıymetli yanının ordu içine sızmış FETÖ mensuplarının kalkıştığı darbe teşebbüsünün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kendi iradesine sahip çıkan Türk milleti tarafından püskürtülmüş olması olduğunu aktaran Altun, “Bu, Türkiye için olduğu üzere dünya için de emsalsiz bir zaferdir. Darbelerin, Türkiye’nin normali olduğunu düşündürmek için bilinçli olarak kullanıldığına inandığım, ‘Türkiye siyasi tarihi, darbeler tarihidir’ tezinin artık yıkıldığının ilanıdır 15 Temmuz” tabirlerini kullandı.
“15 Temmuz, yalnızca Türkiye değil dünya tarihine de milletin sokaklara inerek önlediği bir darbe teşebbüsü olarak geçti”
Geçmiş darbelere giden yolda büyük toplumsal hadiselerin kurgulandığını anlatan ve 15 Temmuz’a giden yolun taşlarının FETÖ’nün 17/25 Aralık yargı darbesi, MİT tırları kumpası, Gezi kalkışması üzere ihanet teşebbüsleriyle döşendiğini vurgulayan Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti hükümetleri, FETÖ’nün ihanetlerinin başladığı birinci günden itibaren kararlı bir savaş ortaya koydu. Bu savaşın tek destekçisi her zamanki üzere milletimiz oldu. 15 Temmuz, yalnızca Türkiye değil dünya tarihine de milletin sokaklara inerek önlediği bir darbe teşebbüsü olarak geçti. Bu zaferle tüm dünyaya bir demokrasi dersi verdik. Laf konusu vatan, bayrak, devlet olunca tanklara, silahlara korkusuzca göğüs geren yavuz bir halk gördü o gece dünya. Milletimizin canı pahasına ortaya koyduğu uğraş darbecilerin bütün hesaplarını alt üst etti. 15 Temmuz yalnızca bir darbe değil bir işgal teşebbüsüydü. Buna geçit vermedik. İnanmış ve kenetlenmiş bir milleti hiçbir gücün yıkamayacağını gösterdik. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndaki ruhtu bu. Bu zafer elbette her türlü işgale, zulme karşı savaş veren ve verecek halklara ilham ve örnek oldu” aktarımında bulundu.
“(15 Temmuz mücadelesi) Yayın siyasetini Türkiye düşmanlığı üzerine inşa eden medyanın da mücadeleyi hakkıyla yansıtmasını aslında beklemiyoruz”
Arap baharı, Wall Street işgali, Sarı Yelekliler, Hong Kong öğrenci direnişi, ABD’deki siyahilerin isyanları üzere direnişlerin kısa müddette yaygınlaştırılıp küreselleştirilmesine rağmen, sivil halkın 15 Temmuz’daki benzersiz direnişine karşı memleketler arası mecraların ve medyanın duyarsızlığından bahseden Altun, şunları kaydetti:
“Küresel güç merkezleri, Türkiye’nin içine kapanık, kesiminde pasif, iktisadı IMF’den sorulan, teknolojisi ve savunma endüstrisi olmayan, üretmeyen, terörün her türlüsüyle uğraşarak atılım gerçekleştiremeyen bir devlet olmasını istiyorlar”
15 Temmuz darbe teşebbüsünün hiç kuşkusuz Türkiye’yi kuşatma teşebbüsü olduğunu anımsatan Altun, “Küresel güç merkezleri, Türkiye’nin içine kapanık, kesiminde pasif, iktisadı IMF’den sorulan, teknolojisi ve savunma endüstrisi olmayan, üretmeyen, terörün her türlüsüyle uğraşarak atılım gerçekleştiremeyen bir devlet olmasını istiyorlar. 2002’den sonra yapılan atılımlar, demokratikleşme çalışmaları, yerli ve ulusal savunma hamlesi, IMF’ye borcun kapatılması, siyasi ve ekonomik istikrar, bu güç merkezlerini ziyadesiyle rahatsız etti. Tüm bu gelişmeleri hayata geçiren seçilmiş iktidarın önünü kesmek için vesayet odakları devreye girdi. FETÖ, PKK, DEAŞ ve DHKP-C terör örgütleri devreye sokuldu. Gezi vakaları, 17/25 Aralık yargı darbesi, MİT tırları kumpası, çukur terörü üzere yollara başvurdular. Ekonomik akınlar gerçekleştirdiler. 15 Temmuz darbe teşebbüsü de FETÖ’nün dış ve global güçlerin desteğiyle kalkıştığı bir işgal adımıydı. Türkiye’yi eskisi üzere dizayn edemeyeceklerini anlayanlar, senaryosunu yazdıkları ve içerdeki maşalarınca hayata geçirilen vakalarda devletimizin atılımlarını durduramayınca bu sefer 40 yıldır sinsice besledikleri, her meydanda canlı kullandıkları FETÖ militanlarınca kanlı darbe teşebbüsünde bulundular” tabirlerini aktardı.
“FETÖ’ye destek veren memleketler bu örgütü yalnızca Türkiye’de değil, Ortadoğu, Asya ve Afrika devletlerinde de dinamik olarak kullandı”
“Türkiye Cumhuriyeti devleti yeni hükümet sistemiyle çok daha güçlü ve milletin iradesinin tek güç olarak konumlandığı bir devlet oldu”
15 Temmuz’un akabinde, FETÖ’nün Türkiye’de bürokrasi ve askeriye başta olmak üzere tüm meydanları nasıl kirlettiğinin daha net görüldüğünü anlatan Altun, şu sözleri kullandı:
“FETÖ’nün koşut devlet yapılanmasıyla nasıl bir ağ kurduğu, legal devlet tertibini nasıl baypas etmeye çalıştığı ortaya çıktı. Bu süreçte FETÖ’nün bürokrasi, medya ve STK’lardaki yapılanmalarıyla devletin gerçek problemlerinin tahlilini engellediği, terörle mücadeleyi sekteye uğrattığı, yapay gündemlerle devletin gücünü boşa sarf ettirdiği görüldü. 15 Temmuz’dan sonra sürat kazanan FETÖ aklığıyla Türkiye temel problemlerine odaklandı. Siyasetten iktisada, dış siyasetten terörle savaşa kadar birçok atılım hamleleri arkası gerisine geldi. Yalnızca FETÖ değil, öbür tüm vesayet odakları yıllarca yapay bir kaygı propagandası üreterek Türkiye’nin kalkınmasını engelledi. FETÖ ile dinamik yürütülen savaşla birlikte tüm vesayet ögeleri tesir ortamlarını kaybetti. Siyaset sahnesini kirleten FETÖ ve vesayet odaklarının püskürtülmesiyle oluşan bu yerde, Türkiye ortak paydasında buluşan yerli ve ulusal ögelerin devletin ve topluluğun gerçek problemleriyle hemhal olduğuna, bunlara tahliller üretmenin nasıl bir güç ve sinerji meydana getirdiğine şahit olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner bakışıyla, Türkiye’nin önünde tekrar yapılanma için olumlu bir yer mevcut oldu. Geçen 4 yıllık müddette çok kıymetli kazanımlar sağlandı. Millet iradesiyle devletin yine yapılandırılması talebi başarıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu periyodun en değerli değişimlerinden birisi oldu. Türkiye Cumhuriyeti devleti yeni hükümet sistemiyle çok daha güçlü ve milletin iradesinin tek güç olarak konumlandığı bir devlet oldu. Güçlü siyasi irade, terörü kaynağında bitirme kararlılığıyla terörle uğraşta FETÖ’ye, PKK’ya, DEAŞ’a karşı dinamik uğraş yürütme stratejisi belirledi ve çok kıymetli muvaffakiyetler elde edildi.”
“Son FETÖ militanı da hak ettiği cezaya çarptırılıncaya kadar savaşımız sürecek”
FETÖ ile mücadeleyi başından beri yürüten ve takip eden kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizen Altun, “Ne yazık ki Cumhurbaşkanımıza yönelik hasmane tavırları nedeniyle FETÖ tehdidini görmezden gelenleri, bu terör örgütü ile savaşın önüne kendini siper edenleri gördük. Bu sinsi örgüt 40 yıldır başta siyaset, kamu idaresi, adliye, askeriye, emniyet olmak üzere devletin birçok kurum ve kuruluşu ile medya ve STK’larda örgütlenmişti. Bu kadar uzun vade devlet tertibinin kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş bir mikrobun boyutları elbette büyüktü. Ama yürütülen aktif uğraşla FETÖ’nün sinsi ve kanlı planı boşa çıkarıldı, çıkarılmaya devam ediliyor. Her terör örgütüyle olduğu üzere FETÖ ile de savaş kararlılıkla devam ediyor. Son FETÖ militanı da hak ettiği cezaya çarptırılıncaya kadar uğraşımız sürecek. Bu hain terör örgütü mensuplarının öteki örgütlerle de girift bağları var. Bu vakte kadar ortaya çıkarılan donelerle örgütün kaçta kaçının deşifre edildiğini tespit etmek de mümkün değil. Zira, hala saklı kalmış hücrelerine ulaşılabiliyor. Bunlar yeni operasyonlarla gün yüzüne çıkarılıyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünde suçüstü yakalanan FETÖ’cülerin ihanetlerini ve cinayetlerini gizlemek için söyledikleri bir merkezden üretilen yalanlar da bu teröristlerin ne kadar organize olduklarını gösteriyor. Ne yazık ki, cezaevlerinde bile bu halde organize olan bir örgütün 40 yıllık yapılanmasının çapını hafife almak mücadeleyi sekteye uğratır. FETÖ ile savaşın bir gayri değerli boyutunu da elbette bu örgütün yurt dışı yapılanması oluşturuyor. Bu noktada diplomatik ve hukuksal yollarla gerekli adımlar atılmaya devam ediyor” aktarımında bulundu.
15 Temmuz’dan sonra yargının iktidar denetimi altına girdiği, ordunun boşaltıldığı, parlamentonun etkisizleştirildiği, OHAL ve KHK’larla hukukun bypass edildiği, iktidarın otoriterleştiği üzere tenkitlerin muhaliflerin esas argümanları arasına girmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Altun, “Bu söylemler ile FETÖ’nün argümanlarının benzerlik göstermesini manidar buluyorum. Salt ‘Erdoğan karşıtlığı’ ile hareket eden, Türkiye’nin geleceği için vizyon geliştiremeyen, bugüne kadar millete yararı olmadığı üzere bundan sonra da olmayacağı ayan olan kesitler, FETÖ ile savaşımızı çarpıtma ve dezenformasyonlarla sulandırmaya çalışıyorlar. Bu sinsi örgütün adliyelerde, emniyette, bürokrasi ve diplomaside nasıl örgütlendiğini 15 Temmuz’dan sonra daha net gördük. Bu ortamlardan birinde bir boşluğa yan vermek, savaşın tümüne zarar vereceği üzere, bu örgütün militanlarının tekrar mevzi almalarına neden olacaktır. Unutulmamalı ki; FETÖ ile uğraş, Türkiye’nin bir güvenlik sıkıntısıdır. Haksız ve çarpıtılmış tefsirler, bizi FETÖ ile savaş kararlılığından asla vazgeçiremez. Batı’da kimi sokak hadiselerine müdahalede OHAL ilan edilirken, Türkiye’de kanlı darbe teşebbüsü sonrasında bir terör örgütüyle uğraş sürecinde OHAL ilan edilmiş olmasını eleştirmek akla ziyan bir tavırdır. Basın özgürlüğü de FETÖ’nün en çok istismar ettiği kavramlardan biriydi. Hala emsal halde içeride ve dışarıda kara propaganda yapıyorlar. Bunların hiçbirisine prim vermeden savaşa devam edeceğiz” tabirlerini aktardı.
Darbenin ve hücumun hiçbir cinsine fırsat vermeyeceklerini aktaran Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımızın açık ve net halde tabir ettiği üzere, artık bu devlette darbeler devri kapanmıştır. Milletimiz darbe heveslilerine yanıtının ne olacağını 15 Temmuz’da göstermiştir. Devletimiz bu tehdide karşı da her türlü önlemi aldı ve almaya devam ediyor. Darbenin, taarruzun hiçbir tipine fırsat vermeyeceğiz. Yolumuz uzun. Demokrasimizi sağlamlaştırarak, iktisadımızı güçlendirerek amaçlarımıza yürüyeceğiz” diye konuştu.
FETÖ ve gerisindeki güçlerin 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ana amaçlarının, “Erdoğansız bir Türkiye” hasreti olduğunu söz eden Altun, şu tabirleri kullandı:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın olmadığı bir Türkiye, devletimizin düşmanlarının tam da istediği bir Türkiye olacaktı. Zira kolay hükmedilen, vesayet odaklarının balans ayarı verdiği, medyanın milletin iradesine cihet çizebildiği, gayeleri olmayan bir Türkiye istiyorlardı. Bu millet, 15 Temmuz’da bir başkan etrafında kenetlenme hissini tam mealiyle yaşadı. Milletimiz 15 Temmuz’da, devlete sahip çıkmanın Erdoğan’a sahip çıkmak, Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında durmanın da devlete sahip çıkmak olduğunu net bir formda tabir etti. 15 Temmuz’daki direniş ruhu çok ötelerden gelen bir ruhtu. Bu direniş milletimizin mayasında var ve bunu ortaya çıkaran da yeniden Sayın Cumhurbaşkanımızın daveti oldu. Bu ruh 1071’de Anadolu’ya girerken, 1453’te İstanbul’un surlarını döverken, 1915’te Çanakkale’de topun ağzına mermiyi sürerken, 1920’de dualarla TBMM’yi açarken var olan ruhla birebirdi. Artık bu ruhu, bu hissi kaybetmeden 2023, 2053 ve 2071 amaçlarımıza ilerliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu yolda gençlere olan inancını her konuşmasında yineliyor. Gayri taraftan milletle tıpkı hisleri paylaşmayanların, onun ruhuna seslenmeyenlerin 15 Temmuz’daki direnişi hala anlamadıklarını şahitlik edebiliyoruz. Bize düşen hizmet de vatan için can verenlerin aziz hatırasını, gayri ulusal ögelere, Türkiye düşmanlarına karşı müdafaa etmektir. Milletin kıyamını, direnişini unutturmayacak, 15 Temmuz ruhunu her daim yaşatacağız. Bu direnişi hafife sahaları, alay edenleri, uğraşımıza zarar verenleri ve işbirlikçilerini milletimiz de tarih de affetmeyecek. 15 Temmuz’un üzerinden geçen 4 yılda ne yazık ki o destansı direnişe leke sürmek için uğraş sarf eden bölümler oldu. 15 Temmuz’da o şanlı direnişi gösteren millet, daha sonra da bu duruşuna halel getirmemek için büyük bir uğraş verdi. Şükür ki, kazanan her daim 15 Temmuz ruhu oldu. Uğraşımızı, direnişimizi de her devir ve yerde anlatmak en başta şehitlerimize karşı borcumuzdur.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesi söylediği “Milletin gücünün üstünde bir güç tanımadım” kelamının, milletin iradesinin aşamayacağı hiçbir ketin olmayacağının idrakini net olarak gösterdiğini anımsatan Altun, “15 Temmuz’daki direniş, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde memleketimizin ve milletimizin kazandığı bir zaferi anlatıyor bize. Ulusal iradeyi esas alarak yürüttüğümüz bu uğraş sayesinde geleceğe daha inançla ve umutla bakabiliyoruz. Bu yolda en büyük gücümüz birlik ve beraberliğimizdir. 15 Temmuz günü can veren şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmaya, gazilerimizin kahramanlığını, milletimizin dik duruşunu anlatmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu doğrultuda devletin muhaberesinin uyumunu sağlamak ve söylem birliğini tesis etmek, kamu kurum ve kuruluşlarının kamusal muhabere standartlarını belirlemek, kamu diplomasisi faaliyetleri yürütmek, nitelikli bir medya ortamı oluşturmak formunda gruplandırılabilecek fonksiyonlar altında birçok faaliyet icra ediyoruz. Milletimiz ve devletimiz arasındaki ilişkiyi yönetmek de yeniden kritik vazifelerimiz arasında. Hatırlanacağı üzere, 15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü Anma Etkinliklerinin uyum hizmeti Muhabere Başkanlığımıza verilmişti. Anma programlarının umumi muhabere stratejisinin oluşturulması, faaliyetlerin aktif ve verimli bir biçimde yürütülmesi, muhabere kanallarının oluşturulması ve etkinliklerle ilgili eş güdümün sağlanması, ilgili ünitelerimizce gerçekleştiriliyor. Kamu kurumları ile sivil topluluk kuruluşlarının müstakil formda yürüttükleri anma günü etkinliklerinin 15 Temmuz’un mana ve kıymetine iyi formda bütünlüklü bir muhabere stratejisi çerçevesinde ve aktif bir uyumla yürütülebilmesi gerekiyordu. Bu emelle birinci olarak bir kılavuz niteliğindeki ‘Etkinlik Muhabere Strateji Belgesi’ geliştirildi. Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil topluluk kuruluşları ile bir araya gelerek anma programlarının 15 Temmuz ruhuna mütenasip bir halde gerçekleştirilebilmesi ve halkı bütünüyle kucaklayan programların hayata geçirilmesi sağlanıyor. 15 Temmuz anma programlarının takip ve uyumu için Başkanlığımız bünyesinde ’15 Temmuz Girişim Takip Sistemi’ kuruldu. Bu sistemle girişimlerin hazırlık, pratik ve kıymetlendirme süreçleri dijital ortamda takip ediliyor. Bu noktada dikkat cazip bir rakamı da paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz ile ilgili yurt içi ve yurt dışı yekunda bin 500 civarı program gerçekleştirilmişken, bu yıl bu sayının 3 bine yaklaştığını görüyoruz. Elbette yalnızca nicelik artışını değil, 15 Temmuz zaferinin ruhunu ve mealini yansıtacak programlar olmasını hassasiyetle gözetiyoruz.
Bunların yanı sıra sürecin tümü hakkında paydaş kurum ve kuruluşların muhtaçlığı olan materyallerin bulunduğu 15 Temmuz Uyum ve Muhabere Seti Başkanlığımızca hazırlanıyor.”
Öte yandan, 15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü Anma Etkinliklerinde faydalanılmak üzere kurumsal kimlik ve görsel materyal, logo, afişler, fotoğraflar, medyalar, infografikler, kısa sinemalar ve animasyonların Muhabere Başkanlığınca hazırlanan 15 Temmuz portalında yayınlandığını söyleyen Altun, “Bizzat Başkanlığımızın yürüttüğü 30’a yakın büyük çaplı 15 Temmuz girişimi bulunuyor. Bunları da peyderpey milletimizle buluşturacağız.
Maksadımız, FETÖ’cülerin 15 Temmuz’daki katliam ve ihanetlerine karşı aziz milletimizin ortaya koyduğu destansı direnişi unutturmamak ve bu zaferin hem bugünümüz hem geleceğimiz için kıymetini hafızalarımızda diri kalmasını sağlamak” diye konuştu. – ANKARA
Son Dakika Haberleri – Son Dakika Haber – Aktüel Haberler
Kaynak: İHA
Haberler.com
