Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) İdare Heyeti Lideri Prof. Dr. İbrahim Vargel, yaz mevsiminde, bilhassa 11.00-16.00 saatleri ortasında korunmasız güneşe çıkılmasının deri kanserine yol açabileceğini bildirdi.
Vargel, 1-7 Nisan Kanser Haftası münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada, günlerin uzayıp güneşten daha fazla yararlanılacak devirde D vitamini depolamak için güneşlenmenin değer taşıdığını vurguladı.
Güneş ışınlarına öğle saatlerinde muhafazasız uzun mühlet maruz kalmanın deri kanseri için risk oluşturduğunun altını çizen Vargel, güneş ışığı ve deri kanseri bağına dikkat çekti.
Prof. Vargel şu bilgileri paylaştı:
“D vitamini için güneşlenelim, deri kanserinden korunmak için güneşlendiğimiz saate ve mühlete dikkat edelim. Güneş ışınlarından yanlışsız yararlanıldığında D vitamini sentezlemesi, çocuklarda kemik gelişimine katkısı olması üzere çok sayıda yararı bulunuyor. Bilhassa pandemi nedeniyle kapalı kaldığımız günlerde D vitamini almak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek hayli değerli. Lakin güneş ışınlarına dik geldiği saatlerde, önlemsiz olarak daima maruz kalmak, deri kanseri için kıymetli bir risk faktörüdür.”
Yaz mevsiminde, bilhassa 11.00-16.00 saatleri ortasında korunmasız olarak güneşe çıkmak deri kanserine davetiye çıkardığını vurgulayan Prof. Dr. Vargel, “Deri kanserlerinin yüzde 90’ına yakın bir kısmı, güneşten gelen ziyanlı UV ışınlarından kaynaklanır. Bu saatler altında güneş altında bulunması gerekenlerin kesinlikle yüksek faktörlü güneş kremi kullanması, bu kremi her 2-3 saatte bir yenilemesi, hami kıyafetler, şapka ve gözlük kullanması gerekir. Bilhassa çocukluk devrinde ortaya çıkan güneş yanıklarının, ilerleyen yaşlarda deri kanseri için risk faktörü olduğu unutulmamalıdır.” sözlerini kullandı.
“Deri kanserleri meslek hastalığı olarak da ortaya çıkabilmektedir”
Vargel, deri kanserlerinin meslek hastalığı olarak da ortaya çıkabildiğini belirterek, “çiftçiler ve denizciler üzere açık alanda vazife yapanların deri kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğunu tabir etti.
Üretim ve sanayi bölümlerinde kullanılan birtakım kimyasal hususların de orta ve uzun vadede deri kanserine yol açabildiğine işaret eden Vargel, asit ve gibisi hususların meydana getirdiği ve daima tekrarlanan cilt yanıklarının deri tümörü oluşumunu tetiklediğini vurguladı.
Vargel, şunları kaydetti:
“Zift tozu, kömür katranı, antrasen, kreozot, arsenik ile madeni yağların üretiminde kullanılan ham hususlar deri kanserine neden olabilir. Bu unsurların kullanımı sırasında hami ekipman kullanımı ve nizamlı sıhhat denetimi kıymetlidir. Radyoterapi alanlar deri kanseri için riskli kümede yer alır. Radyoterapi görmüş hastaların deri kanseri konusunda daha dikkatli olması gerekir. Bu tedaviyi almış ya da almakta olan hastalar, deri kanseri açısından riskli kümede yer alır. Bilhassa küçük yaşta bu tedaviyi olan hastaların, radyoterapi gördükleri bölgeyi güneş ışınlarına maruz bırakmamaları ve öteki hami tedbirleri alması gerekir.”
Deri kanseri hadiselerinin çoğunlukla ciltte sistemsiz leke ve benlerle kendini gösterdiği bilgisini veren Vargel, “Ciltteki ben ya da lekelerin asimetrik olması, kenarlarının sistemsiz olması, farklı renk tonlarında olması, kabuklanması, kanama ve kaşıntıya yol açması, bu bölgede kıllanma artışı yaşanması ve 6 milimetreden daha geniş çapı olması durumunda plastik cerrahi uzmanına başvurulmalıdır.” ikazında bulundu.
Bedeninde uzun mühlet kapanmayan açık yara bulunanlar ile beyaz derililerin de risk kümesinde yer aldığının altını çizen Vargel, ailesinde deri kanseri hikayesi bulunanların daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yeşim Sert Karaaslan
Haberler.com
